Rüzgârların Gücü Adına
- RA
- 2 Tem 2018
- 3 dakikada okunur

Gerek Dünya’mızın içindeki fiziksel oluşumlar üzerine yapılan araştırmalar, gerekse bitkiler üzerine yapılan araştırmalar, bize rüzgârların aşılayıcı özelliğinin önemini göstermektedir. Rüzgârlar bitkilerin üremesinde, bitki tozlarını taşıyarak rol oynamaktadır. Aynı zamanda rüzgârlar, yağmur yağabilmesi için yağmur bulutlarını da aşılamaktadır. Böylece rüzgârlar aşılayıcı fonksiyonlarıyla Dünya’daki yaşam için olmazsa olmazlar listesinde yerini almıştır. Listedeki diğer oluşumlar gibi rüzgârların olmaması da, var olan ahengin bozulması ve hem bizim hem de Dünya’daki tüm canlılığın olmaması anlamına gelmektedir.
Bilim insanları rüzgârların aşılayıcı özelliğe sahip olduğunu şu şekilde izah ederler: Bütün bitkilerin çiçeklerinde, erkek ve dişi çifti bulunmakta ve erkeğin dişiyi aşılamasıyla meyveler meydana gelmektedir. Bu aşılama fiili ise rüzgârlar sayesinde olmaktadır. Pek çok bitkinin tohumu hafif bir esintide bile uçabilecek şekildedir. Yeryüzündeki sayısız bitki türüne ait polenler, çiçek tozları ve tohumlar rüzgârlar vasıtasıyla birinden bir diğerine taşınmakta; böylece bitkilerin aşılanarak çoğalmaları ve nesillerinin devamı sağlanmaktadır. Yani rüzgârların aşılayıcı özelliği ile bitkiler üremekte ve çoğalmaktadır.
Rüzgârlar bitkileri aşıladığı gibi yağmurun yağabilmesi için yağmur bulutlarını da aşılamaktadır. Yakın bir zamana kadar rüzgâr ile yağmur arasındaki tek ilişki rüzgârın yağmur bulutlarını sürükleyip götürmesinden ibaret zannedilirdi. Ama rüzgâr ile yağmur arasındaki ilişki sadece bundan ibaret değildir. Şöyle ki denizlerin ve diğer suların üzerinde köpüklenme nedeniyle “Aerosol” adlı hava kabarcıkları oluşmaktadır. Bunlar rüzgarların karadan sürüklediği tozlarla karışarak Atmosfer’in üst katmanlarına doğru havalanır. Rüzgârların yükselttiği bu parçacıklar su buharı ile birleşir ve su buharı bu parçacıkların etrafında yoğunlaşır. Bu parçacıklar olmadan su buharı, bulutu oluşturamaz. Bulutların oluşması, rüzgârların bu şekilde havada serbest şekilde bulunan su buharını, taşıdıkları parçacıklarla aşılamaları ile gerçekleşmektedir. Rüzgârların bu görevlerini yerine getirmemesi, yağmur yağdıran bulutların oluşmayacağı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu olasılıkta yağmur, yağmur olmayınca ise yaşam mümkün olmayacaktı. Rüzgârın görevi bunlarla da sınırlı değildir. Atmosfer’de tonlarca ağırlığa sahip bulutların sürüklenmesi, hava ile sürtünen bulutlarda negatif ve pozitif elektrik yükleriyle aşılamanın olması da bulutlar sayesindedir. Rüzgârlar olmasaydı bulutlar oluşmazdı; fakat oluştuklarını kabul etsek bile, o zaman da bulutlar buharlaştıkları okyanusların, denizlerin üstüne yağacaklar ve yeryüzündeki bitkilerin, hayvanların, dolayısıyla insanın var olması mümkün olmayacaktı. Rüzgârlar bulutların oluşumundan, yağmurların boşalmasından, yağmurun karalara da yağmasına kadar birçok ayrı fonksiyonu yerine getirmektedir. Rüzgârların bu fonksiyonlarının her biri yaşamın devamı için kesinlikle gereklidir.
Kur’an-ı Kerim’de bu konu Hicr Suresi 22.ayette ele alınmıştır. Ayet meali şu şekildedir: “Biz rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirip sizi onunla suladık. O suyu hazinelerde tutan da siz değilsiniz.” bu ayet-i kerime rüzgârların aşılayıcı bir özelliğe sahip olduğunu açıkça bildirmektedir. Ayette, yağmur oluşumundaki ilk aşamanın rüzgârlar olduğuna dikkat çekilmektedir. Oysa 20. yüzyılın başlarına kadar, rüzgarla yağmurun yağması arasındaki tek ilişki rüzgarın bulutları sürüklemesi olarak biliniyordu. Ayette rüzgârların aşılayıcı yönüyle ilgili haber verilen diğer bir bilgi de, rüzgârların bitkilerin döllenmesindeki rolüdür. Rüzgarın bitkiler üzerinde nasıl bir aşılama yapabileceği yakın zamanlara kadar bilinmiyordu. Ancak bitkilerin de erkek ve dişi olmak üzere cinsiyet farkı olduğunun anlaşılması üzerine, rüzgârların böyle bir aşılayıcı etkisi olduğu anlaşıldı. Bu gerçeğe Kur’an'da Lokman Suresi 10.ayette "Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her güzel olan çiftten bir bitki bitirdik." ifadesiyle dikkat çekilmektedir.
Sıcak bir yaz akşamında sahilde ya da balkonda oturduğumuzda hafif hafif esmesiyle harika hissetmemize vesile olan rüzgârın yaratılış inceliklerine baktığımızda; rüzgârın hem matematik, hem sanat, hem kudret, hem de ilim olduğunu görmekteyiz. Rüzgâr ister meltem, ister poyraz, ister lodos olsun; her şekliyle Allah-u Teala’nın planladığı, fiziksel kurallara bağladığı, yaşamımızı onsuz imkansız kıldığı bir tabiat olayıdır. Sadece rüzgâr bile bize yaşadığımız evrendeki tüm oluşumların nasıl mükemmel şekilde planlandıklarını, aralarından hiçbirinin başıboş olmadığını; dolayısıyla tüm bu oluşumlarla alakalı olan ve bu oluşumların birer parçası olan bizim de başıboş olmadığımızı haykırmaktadır.
Faydalı Linkler
1-) http://www.drtus.com/forum/viewtopic.php?t=44504
2-) http://www.ktu.edu.tr/dosyalar/ormanekolojisi_fa640.pdf
留言